Mahkemelerin yargı görevini yerine getirdiği sırada uygulamakta oldukları yol, yöntem ve usulleri gösteren hukuk kurallarından oluşan hukuk dalı olarak ifade edilebilir. Yargılama yetkisi toplum tarafından devlete verilmiştir. Yargılama hukuku bir kamu hukukudur. Devlet, yargılama yetkisini adil ve kamu yararı amacı çerçevesinde tek taraflı şekilde kendisi belirlediği gibi devletin mahkemeleri nezdinde görülen davalar sonucu nihai hükme varılması mümkündür.
Bu nihai hükme varmak için yargılamada hakimlerin, avukatların, bilirkişilerin, savcıların, tarafların, tanıkların vb yargılama aşamasına katılan ya da katılma olasılığı olan tüm süjelerin uyması ya da uygulaması gereken bazı kurallara gereksinim duyulduğu için ortaya yargılama hukuku çıkmıştır. Genelde şekli/usul kurallarından meydana gelen yargılama hukuku, muhakeme hukuku olarak adlandırılır ve kendi içinde 3 farklı alt dala ayrılır.
Yargılama Hukuku Alt Dalları
Yargılama hukukunun; medeni yargılama hukuku, ceza yargılama hukuku ve idari yargılama hukuku olmak üzere farklı alt dalları vardır.
Medeni Yargılama Hukuku
Adil yargı kolundaki özel hukuk alanında oluşan uyuşmazlıklarda hukuk mahkemelerinin yargılama aşamasında uyacağı kurallara ilişkin hukuk dalına medeni yargılama hukuku adı verilir. Aynı zamanda medeni usul hukuku olarak da adlandırılır. Kaynağını ise HMK yani Hukuk Muhakemeleri Kanunu oluşturur.
- Vasi tayini (Sulh Hukuk Mahkemesi)
- Boşanma davaları (Aile Mahkemesi)
- Haksız rekabet davaları (Asliye ticaret mahkemesi)
- Tazminat davası (Asliye hukuk mahkemesi)
- Tüketici kredisi kaynaklı davalar (Tüketici mahkemesi)
- Kıdem tazminatı davaları (İş mahkemesi)
Ceza Yargılama Hukuku
Adli yargı kolunda bulunan ceza hukuku alanındaki uyuşmazlıklarda, ceza mahkemelerinin yargılama aşamasında uyması gereken kurallara ilişkin hukuk dalına ceza yargılama hukuku denilir. Ceza yargılama hukuku, ceza usul hukuku olarak da bilinir. Suç işleyen kişilerin kovuşturmasının, soruşturmasının ve kısmi olarak da olsa infazının ne suretle gerçekleştirileceğine ilişkin hukuk dalı olarak tanımlanabilir.
En temelde CMK yani Ceza Muhakemesi Kanunu’nu kaynak almakla birlikte Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazına İlişkin Kanun ve Çocuk Koruma Kanunu da ceza yargılama hukukuna eşlik eder.
- Sanıkları kovuşturma ( Ceza mahkemesi)
- Şüphelileri soruşturma (Savcılık)
- Sorgu aşamasında tutuklama kararı verme (Sorgu hakimi)
- Yağma suçu (Ağır ceza mahkemesi)
- Basit yaralama suçu (Asliye ceza mahkemesi)
- Çocukların yağma suçu (Çocuk ağır ceza mahkemesi)
- Çocukların hırsızlık suçu (çocuk mahkemesi)
İdari Yargılama Hukuku
İdare hukuku alanında birey ve devlet idaresi ya da iki devlet idaresi alanında idare hukukunun neden olduğu (idari işlem ya da idari eylemden kaynaklanan) iptal ya da tam yargı davalarının açılması sonucu uygulanacak olan yargılama kurallarını içeren hukuk dalı idari yargılama usul hukuku olarak da bilinen idari yargılama hukukudur. İdari yargılama hukukunun kaynağını İYUK yani İdari Yargılama Usulü Kanunu oluşturur.
- Tüzüklerin iptali davası ( Danıştay)
- Resmi Gazete’de yayımlanmış bir yönetmeliğin iptali davası (Danıştay)
- Resmi Gazete’de yayımlanmamış bir yönetmeliğin iptali davası (İdare mahkemesi)
- Vergisel işlemlere ilişkin iptal davası (Vergi mahkemesi)
- İdari işlemlerden kaynalı tam yargı davaları (Danıştay ya da idare mahkemesi)
Yargılamada taraflar vardır. Tarafların iddiaları (Tez ve Antitez) bulunur. Bunlar birbiriyle çelişir. Örneğin bir tarla anlaşmazlığında tarafların iddiaları birbiriyle çatışmaktadır. Hakim Analiz (Çözümleme) ile sorunu anlar ve sonuca varır (Sentez). Örneğin bir ceza davasında ömür boyu hapis isterken (Tez), zanlının avukatı müvekkilinin suçsuz olduğunu öne sürerek beraatini isteyebilir (Antitez). Hakim tanıkları dinler, delilleri değerlendirir (Analiz) ve sonuca ulaşıp kararını açıklayarak suçluya 8 yıl hapis cezası verebilir (Sentez).
İddia makamı
Savcı; ceza davalarında toplumun yararını savunan kişidir. Örneğin bir suç (cinayet, tehdit, darp vs.) davasında zanlının avukatı ile mağdurun (veya ailesinin) avukatları mahkemede bulunurlar ve tarafları savunurlar. Savcı ise tarafsız olarak kendi iddiasını öne sürebilir. Çoğu zaman mağdurdan yana durur ancak onun asıl amacı mağduru, içinde bulunduğu toplumun bir ferdi olarak dikkate almaktır. Yani gerçekte toplum düzenini savunmaktadır. Bu nedenle savcılara Cumhuriyet Savcısı denir. Yani Cumhurun (halkın) ve Cumhuriyetin (devletin) adına hareket ederler. Osmanlıca “Müdde-i Umumi” (Genel İddiacı, Kamu İddiacısı) tabiri savcı demektir. “İddia Makamı” da denir.
Dava Türleri
- Ceza Davası: Karşı tarafın bir suç işlediği iddiasıyla açılan davadır. Mağdur olduğunu iddia eden taraf Suç Duyurusunda bulunur. Dava açılıp açılmasına gerek olmadığına ve ne kadar Ceza isteneceğine Savcılık karar verir. Ama hakim Savcının istediği cezayı vermek zorunda değildir.
- Tazminat Davası: Karşı tarafın verdiği bir zararın giderilmesi istenir. Amaç cezalandırmak değil eksileni yerine koymaktır. Bu nedenle Hukuk mahkemelerine dava açılır (Savcı yoktur).
- Tespit (Belirleme) Davası: Herhangi bir durumun tespiti (belirlenmesi) amacıyla açılır. Arazi sınırlarının tespiti, babalığın veya analık durumunun tespiti
- Men (Sonlandırma) Davası: Yapılmakta olan (devam eden) hukuka aykırı bir saldırının durdurulması amacıyla açılan davadır. “Saldırıya Son Verme Davası” da denir.
- Önleme Davası: Henüz mevcut olmadığı halde belirtilerden yakın bir zamanda gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel bir saldırı tehlikesini hukuk yoluyla savuşturmak amacıyla açılan davadır.
- İdari Dava: Devlet Kurumlarının kararlarına karşı açılan davalardır. Çoğu zaman İdari İptal veya Yürütmenin Durdurulması istemiyle dava açılır.
- Ticari Dava: Ticari İşlemlerdeki anlaşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalardır. Bu davalar Ticaret Mahkemelerine açılır.
- Askeri Dava: Askeri Suçlarla ilgili olarak Askeri mahkemelere açılan davalardır.
İdari Yargılama Usulü Kanunu Hakkında Merak Edilenler
İdari yargıda açılacak olan davalarda diğer bir deyişle Danıştay, idare mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu kanun çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Özel hukuk ilişkilerinde hukuki ilişkinin tarafları eşit olduğundan tarafların iradesi uyuşmadığı sürece ortaya hukuki bir sonuç çıkması söz konusu değildir. Ev sahibi – kiracı, karı – koca, alacaklı – borçlu gibi ilişkiler eşitler arası ilişkiler olarak kabul edilir. Bu nedenle tarafların iradesi uyuşmadığı sürece sonuç çıkmayacaktır. Herhangi bir taşınmaz mal üzerindeki mülkiyet hakkının bir kişiden diğerine geçmesi her iki tarafın da rızasını gerektiren bir durum olarak kabul edilir. Eğer böyle bir durum yoksa mülkiyet değişimi de olmaz. Diğer yandan üstün kamu gücü kullanma yetkisiyle donatılmış olan idare, karşı tarafın rızası olmasa dahi bir taşınması kamulaştırma yoluyla alabilmektedir.
Aynı şekilde, idare bir memuru rızası olmasa dahi naklen atayabildiği gibi herhangi bir taşınmaz için yıkım kararı alması, bir öğrenciye disiplin cezası vermesi mümkündür. Bu yetkiler idareye kamu hizmeti yapma amacıyla tanınmakta olup bu yetkilerin ne şekilde kullanılacağı hukuk kurallarıyla önceden belirlenmiştir. İdarenin yargısal denetimi, bireyin devlet karşısında zayıf konumda olması ve bu yüzden korunması düşüncesinden kaynaklanır.
Bu yolla eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi bulunan idare, keyfi ve hukuka aykırı davranışlardan kaçınmalı, hukukun içerisinde hareket etmelidir. Ülkemizde idarenin gerçekleştirdiği her türlü eylem ve işlem gerek adli gerek idari yargının denetimine tabi tutulmaktadır. Kamu gücü kullanma suretiyle tek yanlı irade açıklamasıyla kişiler üzerinde hukuki etkiye yol açan işlemler yapan, eylemler icra eden idarenin bağımsız yargı organları tarafından denetlenmesi de hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilir.
İdari davaların; iptal davaları, tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden kaynaklanan davalar gibi türleri bulunmaktadır. İYUK olağanüstü kanun yolları ise kanun yararına temyiz ve yargılamanın yenilenmesi şeklinde ifade edilebilir.